tarih saati: çanakkale savaşının kahraman çocukları...

çanakkale savaşının kahraman çocukları...

Çanakkale savaşı, hiç kuşkusuz, Türk tarihinin en önemli ve de en kanlı savaşlarından birisi. Asırlar boyunca birçok savaşa evlatlarını göndermiş olan Osmanlı Devleti, elinde kalan son insan gücünü de istemeyerek de olsa katılmak zorunda kaldığı bu savaşta kullanmak zorunda kalıyordu...

Öyleki çeşitli cephelerde savaşa savaşa, artık ordudaki asker ihtiyacını karşılayacak kadar yetişkin insan kalmamıştı. Kaldı ki ; o güne kadar dünyada görülmemiş büyüklükteki düşman donanması Çanakkale Boğazı'na dayanmıştı ve Çanakkale'yi geçip İstanbul'a gelmesi ise devletin sonunun gelmesi anlamına geliyordu. Tehlike bu kadar büyüktü... Fakat asıl büyüklük ise, tehlikenin büyüklüğünü kavrayıp, okullarını, sıcak yuvalarını, ana kucaklarını ve geleceklerini bırakarak, kesinlikle geri dönemeyecekleri belli olan bu savaşa gönüllü olarak katılan küçücük bedenlerdeydi... İşte aşağıda okuyacağınız satırlar, Çanakkale Savaşı'nın adları, mezarları dahi bilinmeyen çocuk kahramanlarının anlatıldığı bir hatıradır.

Araştırmacı yazar Aydın Ayhan, “ Çanakkale… Ah Çanakkale... " isimli eserinde şunları anlatıyor ;

Balıkesir İvrindi’nin Mallıca köyünden 104 yaşında vefat eden Azman Dede Çanakkale savaşına katılmış gazilerimizdendi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu, dev görünümüyle insan azmanı sayılmış, herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.

Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sorduklarımı cevapladı.

Söz Çanakkale’ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı:

" Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti.

Bölüğü düzene soktum. Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular.

Yüzbaşı sordu : Yavrum siz kimsiniz ?

İçlerinden biri : Galatasaray Mekteb-i Sultanisi talebeleriyiz. Vatan için ölmeye geldik! diye cevap verdi.

Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. " Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!" diye.

Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik.

Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor, bir gün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı.

Bir ara Yüzbaşı "Azman yandık!" diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!

Annem beni yetiştirdi, bu yerlere yolladı.
Al sancağı teslim etti, Allah'a ısmarladı.
Boş oturma çalış dedi, hizmet eyle vatana.
Sütüm sana helal olmaz, saldırmazsan düşmana.

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz! Gözleri çakmak çakmak...

Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı. O an geldi. Birden Yüzbaşı "Hücum!"diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makineli yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor! İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!... "

Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.

Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi ;

“ Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı ” dedi.

Küçücük bedenlerinde mangal gibi yürek taşıyan Çanakkale'nin minik kahramanlarını saygıyla anıyor, kocaman bedenlerinde zerre kadar vicdanı ve devlete zerre kadar faydası olmayanlara bu hatıranın ders olmasını diliyoruz...

internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

SAĞ OLUN

Adsız dedi ki...

'Türkiye Kahraman Çocuklarını Van'da Andı''


Van Türk Ermeni İlişkileri Araştırmaları Derneği Başkanı İkram Kali, 'Türkiye Kahraman Çocuklarını Van'da Anıyor' yürüyüşünün amacına ulaştığını belirterek, katkı sağlayanlara teşekkür etti.

Vanlı 120 kahraman çocuklar başta olmak üzere Galatasaray, Vefa, Trabzon ve İstanbul liseleri ile Tokat, Balıkesir, Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep Erzurum, İzmir, Konya,Şanlıurfa ve Anadolu'nun diğer illerinde Birinci Dünya, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında cephede ve cephe gerisinde kahramanlık gösteren bugüne kadar unutulmuş isimsiz çocuklar ilk defa 'Türkiye Kahraman Çocuklarını Van'da Anıyor' yürüyüşü ile anıldı. Van Türk Ermeni İlişkileri Araştırmaları Derneği öncülüğünde yapılan yürüyüşün ardından bir açıklama yapan Dernek Başkanı İkram Kali, Van'ın Anadolu'nun sesi olduğunu söyledi Yürüyüşün ilk defa kendi dernekleri tarafından yapılmasının çok önemli olduğunu söyleyen Kali, "'Türkiye Kahraman Çocuklarını Van'da Anıyor' yürüyüşüne katkı sağlayan bütün kamu kurum ve kuruluşuna, 120 filminin yönetmeni Özhan Eren'e, Kazım Karabekir Vakfı Başkanı Timsal Karabekir'e, iş adamalarına, sivil toplum örgütlerine, derneğimiz üyelerine, öğretmen, öğrenci, gaziler ile şehitler derneğine ve aziz, kadirşinas Vanlılara teşekkür ediyoruz. Bu etkinlik güçlenerek ve büyüyerek uzun yıllar devam edecektir, Van olarak önemli bir eksikliği giderdik. İnanıyoruz ki meçhul kahraman çocuklarımızın ruhları şad olmuştur. Etkinliğimiz çok büyük ilgi görmüştür. Bu da bizim için sevindiricidir. Ayrıca bu etkinliğe Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın önümüzdeki yıllarda destek vermesini bekliyoruz" dedi.

Yorum Gönder

Copyright © 2008 - tarih saati - is proudly powered by Blogger
Smashing Magazine - Design Disease - Blog and Web - Dilectio Blogger Template