Kosova’nın Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmesi ve sürecin başlangıcından beri Kosova’nın bağımsızlığına karşı olduklarını söyleyip duran Sırpların geçmişte yaptıkları, bende yeni bir “ Bosna Savaşı’na “ doğru gittiğimiz hissini uyandırdı...
Yıllar süren Bosna Savaşı’nda binlerce masum Bosnalı Müslüman Sırp askeri güçleri tarafından katledilmiş, üstelik bütün bunlar, Avrupa’da demokrasi ve özgürlükle ilgili ahkam kesen ülkelerin gözleri önünde meydana gelmişti. Avrupa’nın ortasında yıllarca süren bu savaşta, birçok sivil halkın vahşice katledildiği, yakın tarihin yüz karası olan birçok soykırımlar yapılmıştı. Bu soykırım olaylarının en korkuncu ve en kanlısı olanlardan birine göz atalım istedim ben de… İşte Srebrenica’da yaşanan soykırım gerçeği ;
Srebrenica, Bosna'nın doğusunda Sırbistan sınırına yakın bir bölgede yer alır. Savaş sırasında Bijeljina, Brutunaç ve Zvornik gibi komşu bölgelerden kaçan binlerce Müslümanın buraya sığınmak zorunda kalması nüfusunu 60.000'e kadar yükselmişti. Kış ayının soğuğuna rağmen insanlar sokaklarda yatıyor, açlık ve sefaletle boğuşuyordu.
Miloseviç'in eski korumalarından Nasır Oriç'in kurduğu Müslüman direniş örgütü ilk yıllarda Srebrenica'yı var gücüyle savundu. Dünyanın en büyük ordularından Yugoslavya ordusunun tüm imkanlarını kullanan Sırplara karşı Müslümanlar, bölgeye uygulanan ve en çok kendilerinin zarar gördüğü ambargodan ötürü hafif silahlarla ve az sayıda mermi ile karşı koymaya çalışıyordu.
1993 yılında Srebrenica'nın etrafındaki çember gittikçe daralıyordu. Gerekli önlemleri almayan BM ve NATO'nun tavrı Sırp canileri cesaretlendiriyordu. BM Güvenlik Konseyi 16 Nisan 1993 tarihli olağanüstü toplantıda aldığı 819 ve 824 no'lu kararlarla ; Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde ve Bihaç ile birlikte Srebrenica'yı da güvenli bölge ilan etti.
Dayton Barış müzakereleri Bosna Savaşı'nın sonlarına doğru, Müslümanların toparlandığı ve birçok cephede zafer kazanmaya başladığı sırada öne çıkarıldı. Savaşın sona ereceğini gören Sırplar masada avantaj elde etmek için son bir hamleyle harekete geçtiler. İki stratejik nokta olan Gorajde ve Srebrenica'ya saldırdılar ve Srebrenica'da tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini tüm dünyanın bakışları arasında gerçekleştirdiler.
BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edilen ve Hollandalı birliklerin koruması altındaki Srebrenica, 1995 yılının temmuz ayında II. Dünya Savaşı'ndan sonra meydana gelen en büyük toplu katliama sahne oldu.
İhmal, göz yummalar ve işbirliği gibi yürek burkan gelişmelerle dolu katliamın kısa bir kronolojisini aşağıdaki satırlardan takip edebilirsiniz.
6-8 Temmuz 1995…
Srebrenica 600 civarında Hollandalı barış gücü askerin koruması altındaydı. Sırplar bölgeye 12 bin asker, 30 tank ve top ile sam füzeleri sevk etmişti. Sabaha doğru kenti tank ve top ateşiyle bombalamaya başladılar.
Müslüman Bosnalı savaşçılar barış güçlerine teslim ettikleri silahların geri verilmesini istediler ancak olumsuz cevap aldılar. Bombardımanların sıklaşması ve atılan roketlerin barış gücünün gözlem yerlerinin yakınlarına kadar ulaşması sonucu Hollandalı komutan BM merkezinden yardım istedi.
Karaciç, Srebrenica'nın alınması emrini verdi. Sırplar kasabayı ele geçirmek için Krivaya 95 Operasyonu'nu başlattı. Srebrenitsa'yı kuşatan Sırplar, BM Barış Gücü'ndeki Hollanda askerlerinin gözetleme mevzilerine saldırdılar ve 30 kadar Hollanda askerini rehin aldılar.
Hollandalı birliklerin komutanı Albay Karremans Sırpların Hollanda mevzilerini bombalaması sonucu BM'den yardım istedi. BM Yugoslavya Koruma Gücü Komutanı Fransız General Bernard Janvier bunu başlangıçta reddetti; ancak ikinci istekten sonra kabul etmek zorunda kaldı. Uçaklar şehre ulaşmadan Sırp saldırıları geçici olarak durdu. Hollandalı komutan Sırpların ertesi gün 06:00'a kadar güvenlikli bölgeden çekilmedikleri takdirde NATO uçaklarının büyük bir hava saldırısı başlatacağını söyledi.
11 Temmuz 1995…
Sırp güçleri beklenen saatte geri çekilmedi. 09:00'da Albay Karremans Saraybosna'daki merkezden yakın hava desteğinin yanlış biçimde istendiği yönünde bir mesaj aldı. Saat 10:30'da tekrar gönderilen dilekçe General Janvier'e ulaştı; ancak bu esnada 06:00'dan beri havada olan NATO uçakları yakıt ikmali için İtalya'ya dönmüştü. Gün ortasında çoğunluğu kadın, çocuk ve zayıflardan müteşekkil 20.000'den fazla sığınmacı Potoçari'deki ana Hollanda üssüne sığındı.
14:30'da hava saldırısı konusundaki kararsızlık sona erdi (!) ve iki Hollanda F-16 uçağı Srebrenica'yı kuşatan Sırp mevzilerine iki adet göstermelik bomba bıraktı. Sırplar bu saldırılara, ellerindeki Hollandalı rehineleri öldürecekleri tehdidiyle karşılık verince hava saldırısı durduruldu.
Tarihin en karanlık günlerinden biri olan bu günde, Sırp Televizyonu, soykırımın mimarı Sırp Ordu komutanı General Ratko Mladiç'in bir tepe üzerindeki görüntülerine yer veriyordu. Mladiç Televizyonda "TÜRKLER"den intikam alma zamanının geldiğini ve şehrin Sırp milletine bir hediye olduğunu söylüyordu. Ratko Mladic iki saat sonra şehre girdi. Mladic Albay Karremans'a Müslümanların canlarını kurtarmaları için silahlarını teslim etmeleri gerektiği ültimatomunu verdi.
12-18 Temmuz 1995…
Kadın, çocuk ve yetişkin erkekten oluşan 15.000 civarındaki Boşnak grup Susnjari'de toplanarak Tuzla'ya ulaşabilmek için ormanlık bölgeye girdiler. Kaçmaya çalışırken Sırplar tarafından bombardımana tutuldular. Sırplar, kimyasal silah kullanmaktan geri durmadılar. Yola çıkanlardan pek azı bu çileli yolculuk sonunda Tuzla'ya salimen ulaşabildi.
Srebrenica'da bulunanları Müslüman bölgelere taşımak üzere bir çok otobüs kente gelirken Sırplar, yaşları 12 ile 77 arasında değişen bütün erkekleri "savaş suçlusu"(!) oldukları iddiası ve sorguya çekmek bahanesiyle alıkoydu. Sonraki 30 saat içerisinde 23.000 dolayında kadın ve çocuk bölgeden tahliye edildi. Ayrılan binlerce erkek depolara, okullara, ambarlara dolduruldu ve kısa bir süre sonra Sırp canileri tarafından alçakça katledildi. Şehitler toplu mezarlara gömüldü.
Hollandalı askerler bir kenara çekilip olan biteni izlemekten başta birşey yapmadılar. Bu yetmezmiş gibi ihanetlerin en büyüğünü gerçekleştirerek kendilerine sığınanları Sırplara teslim ettiler. Brutanaç'ta Hollanda üssü yetkilileri ile Mladic arasında yapılan görüşmeler sonucu barış gücü askerleri Potoçari'ye sığınan 5000 Müslümanı Sırplara teslim etti. Buna karşılık Sırplar Nova Kasaba üssünde tutulan 14 Hollandalı askeri serbest bıraktı. 60 kadar kamyon ve otobüse bindirilen Müslüman erkeklere esir değişimi için Tuzla'ya gönderilecekleri söylendi. İki gün süren bir katliamın ardından kendilerine hiçbir şey yapılamayacağı garantisi verilen bu gruptan kurtulan hemen hemen hiç kimse olmadı.
Srebrenica Soykırımının Düşündürdükleri…
- Güvenli bölge ilan edilen bölgelerde BM'nin yetersizliğini gören Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç defaatle BM yetkililerini uyarmış ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet etmişti. Merhum Aliya'nın, "Ya aldığınız kararlara sadık kalın, kararlarınıza uyun ve kararlarınızı tanımayıp saldırılarına devam eden Sırp çetnikleri durdurun yada Müslüman halkın elinden topladığınız silahları geri verin. Aksi halde meydana gelebilecek her türlü olaydan siz sorumlu olursunuz." şeklindeki uyarılara karşı BM yetkilileri her defasında Sırpların güvenli bölgelere giremeyecekleri yönünde cevap vermekteydiler.
- Sırpların niyetleri tespit edilip sorumlu mevkide bulunan kişilere rapor edildiği halde bir takım sudan bahaneler ileri sürülerek zamanında müdahale edilmemiş, Sırpların vahşetlerini istedikleri şekilde icra etmelerine göz yumulmuştur. Sırpların kenti kuşatmaları ve kente girmeleri karşısında pasif kalan BM güçleri yapılanların en büyük sorumlularından biridir.
- Sırpların Srebrenica sokaklarında insanları toplayıp erkekleri toplu katliam merkezlerine götürdüğü, kadınlara tecavüz edip çocuklar ve yaşlılarla birlikte şehir dışına sürdüğü esnada BM sorumlusu Akashi, ellerinde yeterli bilgi olmadığını bahane ederek, "Fiziksel işkenceye dair izler yok. İnsanların kendi istekleriyle mi yoksa zorla mı yerlerinden edildiğini henüz bilmiyoruz" demiş ve böylece insanlıktan ne derece nasibi olduğunu ortaya koymuştur.
- BM'nin Srebrenica'daki askeri gücünü oluşturan Hollanda taburu ise Müslümanlardan topladığı silahları saldırı sırasında bütün ısrarlara rağmen vermemiştir.
- Yapılan katliamı önlemekle birinci dereceden görevli olan odakların bu ve benzeri tutumları yapılanlardan hoşnut olduklarını şeklinde bir görüntü oluşturmaktadır. Ancak BM yetkililerinin ellerinde bulunan, Srebrenica'daki olayların dünya kamuoyunda kısa sürede duyulmasını sağlayacak fotoğraf ve video görüntülerinden oluşan dokümanların "yanlışlıkla" silindiğini ve kaybolduğunu ileri sürmelerini ise canilerle işbirliği yaptıkları şeklinde değerlendirmeyen bir insanın ya cani bir Sırp ya da zeka özürlü olması gerekiyor.
- Bosna-Hersek Kayıplarını Araştırma Konisyonu Başkanı Amor Masovic verdiği bir mülakatta, Srebrenica'da BM'nin Boşnakların hiçbir zaman unutamayacakları bir ihaneti gerçekleştirdiğini ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor;
" Katliamdan kurtulabilenlerin ve bazı Hollandalı askerlerin anlattıkları bu ihaneti doğrulamaktadır. Öyle bir ihanet ki bu, BM askerleri Sırplara silah, araç ve kıyafet dahi dağıttılar. BM'nin verdiği üniformaları giyen Sırp askerleri kendilerini BM askeri gibi tanıtıp Boşnakları teslim aldı ve toplu olarak katletti. "
- Aradan 10 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen Karadziç ve Mladiç serbestçe dolasiyorlar. Srebrenica için güya özür dileyen Sırbistan hükümetinin katliam sorumlularının yakalanması için hiçbir adim atmamasının nedeni anlaşılmaz değil.
- Görgü şahitlerinin ifadelerine göre Sırplar Boşnakları zorla kazdırdıkları çukurların önüne dizerek kurşuna diziyor, sonra da diğer Boşnaklara çukuru kapatmalarını emrediyorlardı. Vahşetin boyutları o kadar ileri gitmiş ki, kıyımdan zevk alan Sırplar Müslümanların yüzlercesini bir çukura ölüm tehditleriyle dolduruyor, ardından buldozerlerle diri diri gömüyorlardı. Bazı toplu mezarlardan ellerinde beyaz bayrak bulunan cesetler çıktığı görülmüştür. Bunu şöyle anlamak gerekir: İnsanlar teslim oldukları bilindiği halde açıkça katledilmişler!
- Bölgede her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkıyor. Buralardan elde edilen bulgulara dayanılarak katledilen insan sayısının 13.000'e kadar çıkabileceği tahmin edilmektedir.
Umarım, Srebrenica’da yaşananlar unutulmaz ve Sırplar Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi nedeniyle Balkanlarda yeni bir savaşın başlamasına neden olacak hareketlerde bulunmaz… Ne var ki, Sırpların tarihte bu tür hareketlerde bulunmaktan asla çekinmediklerini bilmek için çok eskilere gitmemize gerek yok. Yeni bir savaş başlarsa, yeni katliamlar ve masum insanların katledildiği yeni soykırım olaylarının meydana gelmesi de kaçınılmaz olacaktır…
Böyle olmamasını ve olursa da insanlığın buna sessiz kalmamasını umut ediyoruz… Çünkü, Srebrenica Soykırımı’nı hatırlıyor ve maalesef emin olamıyoruz…
Yıllar süren Bosna Savaşı’nda binlerce masum Bosnalı Müslüman Sırp askeri güçleri tarafından katledilmiş, üstelik bütün bunlar, Avrupa’da demokrasi ve özgürlükle ilgili ahkam kesen ülkelerin gözleri önünde meydana gelmişti. Avrupa’nın ortasında yıllarca süren bu savaşta, birçok sivil halkın vahşice katledildiği, yakın tarihin yüz karası olan birçok soykırımlar yapılmıştı. Bu soykırım olaylarının en korkuncu ve en kanlısı olanlardan birine göz atalım istedim ben de… İşte Srebrenica’da yaşanan soykırım gerçeği ;
Srebrenica, Bosna'nın doğusunda Sırbistan sınırına yakın bir bölgede yer alır. Savaş sırasında Bijeljina, Brutunaç ve Zvornik gibi komşu bölgelerden kaçan binlerce Müslümanın buraya sığınmak zorunda kalması nüfusunu 60.000'e kadar yükselmişti. Kış ayının soğuğuna rağmen insanlar sokaklarda yatıyor, açlık ve sefaletle boğuşuyordu.
Miloseviç'in eski korumalarından Nasır Oriç'in kurduğu Müslüman direniş örgütü ilk yıllarda Srebrenica'yı var gücüyle savundu. Dünyanın en büyük ordularından Yugoslavya ordusunun tüm imkanlarını kullanan Sırplara karşı Müslümanlar, bölgeye uygulanan ve en çok kendilerinin zarar gördüğü ambargodan ötürü hafif silahlarla ve az sayıda mermi ile karşı koymaya çalışıyordu.
1993 yılında Srebrenica'nın etrafındaki çember gittikçe daralıyordu. Gerekli önlemleri almayan BM ve NATO'nun tavrı Sırp canileri cesaretlendiriyordu. BM Güvenlik Konseyi 16 Nisan 1993 tarihli olağanüstü toplantıda aldığı 819 ve 824 no'lu kararlarla ; Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde ve Bihaç ile birlikte Srebrenica'yı da güvenli bölge ilan etti.
Dayton Barış müzakereleri Bosna Savaşı'nın sonlarına doğru, Müslümanların toparlandığı ve birçok cephede zafer kazanmaya başladığı sırada öne çıkarıldı. Savaşın sona ereceğini gören Sırplar masada avantaj elde etmek için son bir hamleyle harekete geçtiler. İki stratejik nokta olan Gorajde ve Srebrenica'ya saldırdılar ve Srebrenica'da tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini tüm dünyanın bakışları arasında gerçekleştirdiler.
BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edilen ve Hollandalı birliklerin koruması altındaki Srebrenica, 1995 yılının temmuz ayında II. Dünya Savaşı'ndan sonra meydana gelen en büyük toplu katliama sahne oldu.
İhmal, göz yummalar ve işbirliği gibi yürek burkan gelişmelerle dolu katliamın kısa bir kronolojisini aşağıdaki satırlardan takip edebilirsiniz.
6-8 Temmuz 1995…
Srebrenica 600 civarında Hollandalı barış gücü askerin koruması altındaydı. Sırplar bölgeye 12 bin asker, 30 tank ve top ile sam füzeleri sevk etmişti. Sabaha doğru kenti tank ve top ateşiyle bombalamaya başladılar.
Müslüman Bosnalı savaşçılar barış güçlerine teslim ettikleri silahların geri verilmesini istediler ancak olumsuz cevap aldılar. Bombardımanların sıklaşması ve atılan roketlerin barış gücünün gözlem yerlerinin yakınlarına kadar ulaşması sonucu Hollandalı komutan BM merkezinden yardım istedi.
Karaciç, Srebrenica'nın alınması emrini verdi. Sırplar kasabayı ele geçirmek için Krivaya 95 Operasyonu'nu başlattı. Srebrenitsa'yı kuşatan Sırplar, BM Barış Gücü'ndeki Hollanda askerlerinin gözetleme mevzilerine saldırdılar ve 30 kadar Hollanda askerini rehin aldılar.
Hollandalı birliklerin komutanı Albay Karremans Sırpların Hollanda mevzilerini bombalaması sonucu BM'den yardım istedi. BM Yugoslavya Koruma Gücü Komutanı Fransız General Bernard Janvier bunu başlangıçta reddetti; ancak ikinci istekten sonra kabul etmek zorunda kaldı. Uçaklar şehre ulaşmadan Sırp saldırıları geçici olarak durdu. Hollandalı komutan Sırpların ertesi gün 06:00'a kadar güvenlikli bölgeden çekilmedikleri takdirde NATO uçaklarının büyük bir hava saldırısı başlatacağını söyledi.
11 Temmuz 1995…
Sırp güçleri beklenen saatte geri çekilmedi. 09:00'da Albay Karremans Saraybosna'daki merkezden yakın hava desteğinin yanlış biçimde istendiği yönünde bir mesaj aldı. Saat 10:30'da tekrar gönderilen dilekçe General Janvier'e ulaştı; ancak bu esnada 06:00'dan beri havada olan NATO uçakları yakıt ikmali için İtalya'ya dönmüştü. Gün ortasında çoğunluğu kadın, çocuk ve zayıflardan müteşekkil 20.000'den fazla sığınmacı Potoçari'deki ana Hollanda üssüne sığındı.
14:30'da hava saldırısı konusundaki kararsızlık sona erdi (!) ve iki Hollanda F-16 uçağı Srebrenica'yı kuşatan Sırp mevzilerine iki adet göstermelik bomba bıraktı. Sırplar bu saldırılara, ellerindeki Hollandalı rehineleri öldürecekleri tehdidiyle karşılık verince hava saldırısı durduruldu.
Tarihin en karanlık günlerinden biri olan bu günde, Sırp Televizyonu, soykırımın mimarı Sırp Ordu komutanı General Ratko Mladiç'in bir tepe üzerindeki görüntülerine yer veriyordu. Mladiç Televizyonda "TÜRKLER"den intikam alma zamanının geldiğini ve şehrin Sırp milletine bir hediye olduğunu söylüyordu. Ratko Mladic iki saat sonra şehre girdi. Mladic Albay Karremans'a Müslümanların canlarını kurtarmaları için silahlarını teslim etmeleri gerektiği ültimatomunu verdi.
12-18 Temmuz 1995…
Kadın, çocuk ve yetişkin erkekten oluşan 15.000 civarındaki Boşnak grup Susnjari'de toplanarak Tuzla'ya ulaşabilmek için ormanlık bölgeye girdiler. Kaçmaya çalışırken Sırplar tarafından bombardımana tutuldular. Sırplar, kimyasal silah kullanmaktan geri durmadılar. Yola çıkanlardan pek azı bu çileli yolculuk sonunda Tuzla'ya salimen ulaşabildi.
Srebrenica'da bulunanları Müslüman bölgelere taşımak üzere bir çok otobüs kente gelirken Sırplar, yaşları 12 ile 77 arasında değişen bütün erkekleri "savaş suçlusu"(!) oldukları iddiası ve sorguya çekmek bahanesiyle alıkoydu. Sonraki 30 saat içerisinde 23.000 dolayında kadın ve çocuk bölgeden tahliye edildi. Ayrılan binlerce erkek depolara, okullara, ambarlara dolduruldu ve kısa bir süre sonra Sırp canileri tarafından alçakça katledildi. Şehitler toplu mezarlara gömüldü.
Hollandalı askerler bir kenara çekilip olan biteni izlemekten başta birşey yapmadılar. Bu yetmezmiş gibi ihanetlerin en büyüğünü gerçekleştirerek kendilerine sığınanları Sırplara teslim ettiler. Brutanaç'ta Hollanda üssü yetkilileri ile Mladic arasında yapılan görüşmeler sonucu barış gücü askerleri Potoçari'ye sığınan 5000 Müslümanı Sırplara teslim etti. Buna karşılık Sırplar Nova Kasaba üssünde tutulan 14 Hollandalı askeri serbest bıraktı. 60 kadar kamyon ve otobüse bindirilen Müslüman erkeklere esir değişimi için Tuzla'ya gönderilecekleri söylendi. İki gün süren bir katliamın ardından kendilerine hiçbir şey yapılamayacağı garantisi verilen bu gruptan kurtulan hemen hemen hiç kimse olmadı.
Srebrenica Soykırımının Düşündürdükleri…
- Güvenli bölge ilan edilen bölgelerde BM'nin yetersizliğini gören Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç defaatle BM yetkililerini uyarmış ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet etmişti. Merhum Aliya'nın, "Ya aldığınız kararlara sadık kalın, kararlarınıza uyun ve kararlarınızı tanımayıp saldırılarına devam eden Sırp çetnikleri durdurun yada Müslüman halkın elinden topladığınız silahları geri verin. Aksi halde meydana gelebilecek her türlü olaydan siz sorumlu olursunuz." şeklindeki uyarılara karşı BM yetkilileri her defasında Sırpların güvenli bölgelere giremeyecekleri yönünde cevap vermekteydiler.
- Sırpların niyetleri tespit edilip sorumlu mevkide bulunan kişilere rapor edildiği halde bir takım sudan bahaneler ileri sürülerek zamanında müdahale edilmemiş, Sırpların vahşetlerini istedikleri şekilde icra etmelerine göz yumulmuştur. Sırpların kenti kuşatmaları ve kente girmeleri karşısında pasif kalan BM güçleri yapılanların en büyük sorumlularından biridir.
- Sırpların Srebrenica sokaklarında insanları toplayıp erkekleri toplu katliam merkezlerine götürdüğü, kadınlara tecavüz edip çocuklar ve yaşlılarla birlikte şehir dışına sürdüğü esnada BM sorumlusu Akashi, ellerinde yeterli bilgi olmadığını bahane ederek, "Fiziksel işkenceye dair izler yok. İnsanların kendi istekleriyle mi yoksa zorla mı yerlerinden edildiğini henüz bilmiyoruz" demiş ve böylece insanlıktan ne derece nasibi olduğunu ortaya koymuştur.
- BM'nin Srebrenica'daki askeri gücünü oluşturan Hollanda taburu ise Müslümanlardan topladığı silahları saldırı sırasında bütün ısrarlara rağmen vermemiştir.
- Yapılan katliamı önlemekle birinci dereceden görevli olan odakların bu ve benzeri tutumları yapılanlardan hoşnut olduklarını şeklinde bir görüntü oluşturmaktadır. Ancak BM yetkililerinin ellerinde bulunan, Srebrenica'daki olayların dünya kamuoyunda kısa sürede duyulmasını sağlayacak fotoğraf ve video görüntülerinden oluşan dokümanların "yanlışlıkla" silindiğini ve kaybolduğunu ileri sürmelerini ise canilerle işbirliği yaptıkları şeklinde değerlendirmeyen bir insanın ya cani bir Sırp ya da zeka özürlü olması gerekiyor.
- Bosna-Hersek Kayıplarını Araştırma Konisyonu Başkanı Amor Masovic verdiği bir mülakatta, Srebrenica'da BM'nin Boşnakların hiçbir zaman unutamayacakları bir ihaneti gerçekleştirdiğini ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor;
" Katliamdan kurtulabilenlerin ve bazı Hollandalı askerlerin anlattıkları bu ihaneti doğrulamaktadır. Öyle bir ihanet ki bu, BM askerleri Sırplara silah, araç ve kıyafet dahi dağıttılar. BM'nin verdiği üniformaları giyen Sırp askerleri kendilerini BM askeri gibi tanıtıp Boşnakları teslim aldı ve toplu olarak katletti. "
- Aradan 10 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen Karadziç ve Mladiç serbestçe dolasiyorlar. Srebrenica için güya özür dileyen Sırbistan hükümetinin katliam sorumlularının yakalanması için hiçbir adim atmamasının nedeni anlaşılmaz değil.
- Görgü şahitlerinin ifadelerine göre Sırplar Boşnakları zorla kazdırdıkları çukurların önüne dizerek kurşuna diziyor, sonra da diğer Boşnaklara çukuru kapatmalarını emrediyorlardı. Vahşetin boyutları o kadar ileri gitmiş ki, kıyımdan zevk alan Sırplar Müslümanların yüzlercesini bir çukura ölüm tehditleriyle dolduruyor, ardından buldozerlerle diri diri gömüyorlardı. Bazı toplu mezarlardan ellerinde beyaz bayrak bulunan cesetler çıktığı görülmüştür. Bunu şöyle anlamak gerekir: İnsanlar teslim oldukları bilindiği halde açıkça katledilmişler!
- Bölgede her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkıyor. Buralardan elde edilen bulgulara dayanılarak katledilen insan sayısının 13.000'e kadar çıkabileceği tahmin edilmektedir.
Umarım, Srebrenica’da yaşananlar unutulmaz ve Sırplar Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi nedeniyle Balkanlarda yeni bir savaşın başlamasına neden olacak hareketlerde bulunmaz… Ne var ki, Sırpların tarihte bu tür hareketlerde bulunmaktan asla çekinmediklerini bilmek için çok eskilere gitmemize gerek yok. Yeni bir savaş başlarsa, yeni katliamlar ve masum insanların katledildiği yeni soykırım olaylarının meydana gelmesi de kaçınılmaz olacaktır…
Böyle olmamasını ve olursa da insanlığın buna sessiz kalmamasını umut ediyoruz… Çünkü, Srebrenica Soykırımı’nı hatırlıyor ve maalesef emin olamıyoruz…
1 yorum:
şerefsiz sırplar bir boş nak olarak bu duruma çok üzülüyorum kurvada cetsa sırplar topunuzun köküne kibrit suyu
Yorum Gönder