tarih saati: ingiltere kraliçesi ikinci elizabeth'in gelişi, 62 yıl önce kral sekizinci edward'ın atatürk'ü ziyaretini hatırlattı...

İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth’in Türkiye ziyareti, doğal olarak, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın 1936’daki Türkiye gezisini insanların aklına getirdi. Yıllar önce yapılan bu ziyaretin ayrıntıları, milliyet gazetesinde Can Dündar tarafından “Atatürk’ün İngiliz Kralı’nı davet öyküsü” başlıklı yazıda anlatılmış. İşte bundan tam 62 yıl önce, İngiliz Kralı VIII. Edward’ın Atatürk’ü ziyareti ve yaşananlar…

Atatürk’ün İngiliz Kralı’nı davet öyküsü

İngiltere Kralı VIII. Edward’ın 1936’daki Türkiye gezisi, aslında bir “barışma ziyareti”ydi. Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Atatürk Araştırma Merkezi’nden yayımlanan “Atatürk ve İngiltere” adlı eserinde (Ankara, 2004), “Bir Barışmanın Diplomatik Tarihi”ni tüm ayrıntılarıyla yazmıştır.

O kitaptan edindiğimiz bilgilere göre bu yakınlaşma 17 Haziran 1934 gecesi bir poker masasında başladı. Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine, Londra’ya yolladığı gizli telgrafta, İran Şahı’nın Ankara’yı ziyaret etmekte olduğu 17 Haziran akşamından 18 Haziran sabahına kadar Çankaya’da Atatürk’le poker oynadıklarını belirtiyor ve şöyle diyordu:

“Diğer oyuncular Şah, Başvekil ve Adalet Vekili idi. Poker, sabah 4.30’a kadar sürdü. Bir ara Gazi ile ben elimizde güzel kağıtlarla -ama onunki daha güzeldi- oyunda tek başımıza kaldığımız bir elde Gazi, büyük bir izleyici topluluğu önünde masaya eğildi ve anlamlı bir şekilde ‘Birbirimize karşı oynadığımızda ne kadar güçlü olduğumuzu görüyorsun; birleşirsek nasıl olacağını bir düşünsene’ dedi.”

Dört-beş seneye savaş çıkacak

Bu bir dostluk çağrısıydı. Atatürk daha 20 yıl önce Gelibolu’da savaştığı, 15 yıl önce İstanbul’u işgal eden düşmanına barış elini uzatıyordu.

Bu tavrın altında kindar olmayan bir kişilik kadar, siyasi gerçekçilik de yatıyordu. İtalyanların Akdeniz’deki saldırgan tavrı, iki ülke arasında çıkar birliği oluşturmuştu. Uzun vadeli bir ittifak, iki tarafın da işine geliyordu. İngilizler bir süre sonra İtalyan tehlikesinin yatıştığını düşündüklerinde Atatürk, İngiliz Büyükelçisi’ne tarihi uyarısını yapmıştı:

“Hükümetinize lütfen yazınız Sayın Büyükelçi; tehlike vardır, büyümektedir. Avrupa semaları üzerinde kara bulutlar her gün daha ziyade yoğunlaşmaktadır. Benim değerlendirmelerime göre dört-beş seneye varmayacak, İtalya ile Almanya birleşip başımıza İkinci Dünya Harbi’ni çıkaracaklar.”

Bunlar söylendiğinde 1936 yılının temmuz ayıydı. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına 3 yıl 2 ay kalmıştı.

Sonunda resmi bir ziyaret planlanmadı ama Türkiye, İngiltere Kralı’nın o eylülde Akdeniz’de çıkacağı yat gezisinin programına dahil edildi. Kral Edward 1951’de yazacağı anılarında bunu şöyle kaleme almıştı:

“Yolculuğumla ilgili planlar duyurulduğunda Ankara’daki büyükelçim, İstanbul’da Gazi’yi ziyaret etmem amacıyla yolculuğumu uzatmam için Dışişleri’ne ısrar etti ve bunun dostluğumuzun bir göstergesi olacağını söyledi. Ben de gezi programımı uzattım; bunu yapmaya zaten hazırdım.”

Hangisi Atatürk?

Nihayet 4 Eylül 1936 günü Kral Edward’ın yatı İstanbul limanına demirledi. Kral bir motorla yattan ayrılıp sahile yöneldi. Atatürk kendisini iskelede bekliyordu.

İngiliz elçisinin anılarına göre sahile yanaştıklarında Loraine’in kulağına eğilip “İskeledeki bu insanlar da kim?” diye sordu.

İngiliz elçisi “Mavi elbiseli, şapkasız olan Atatürk” diye fısıldadı. Motor durdu. Kral kıyıya çıkmak için hamle etti.

Atatürk elini uzattı ve Fransızca olarak “Safa geldiniz Majeste” dedi. Bir düşmanlığın dostluğa dönüştüğü an, o andı.

Atatürk’e akademik paye önerisi

Kral’ın ziyaretinden iki yıl sonra Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine, İngiltere Dışişleri Bakanı’na bir rapor yollayarak Atatürk’le ilgili bir öneride bulundu. Rapordaki öneri Atatürk’ün ömrü yetmediği için gerçekleşemedi ama Loraine’in ona ilişkin yazdığı şu satırlar, tarihe belge olarak kaydedildi:

“Atatürk’ün şahsına dikkat gösterilmelidir. Dört yıl kadar önce Türk politikasına İngiliz taraftarı bir veçhe veren O’dur. Müeyyideler devresinin getirdiği endişelere, totaliter devletlerin artmakta olan askeri kudret ve siyasi cazibesine, Batılı demokrasilerin görünürdeki zaafına rağmen yolundan şaşmayan ve Türkiye’nin İngiltere’ye güvenini artırmaya devam eden O’dur.

Diktatör devletlerden birinin yapmak istediği gibi O’na bir filoluk savaş uçakları veya öldürücü silahlar vermeye kalkışırsak, herhalde yaraşır bir hareket yapmış olmayız. En tanınmış İngiliz üniversitelerinden biri tarafından O’na fahri bir paye verilmesi ihtimali üzerinde durmanızı rica ederim.”

internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

0 yorum:

Yorum Gönder

Copyright © 2008 - tarih saati - is proudly powered by Blogger
Smashing Magazine - Design Disease - Blog and Web - Dilectio Blogger Template