Sultan Abdülhamit döneminde, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu kendisinden önceki dönemlerde yapılan yanlış uygulanamalar sonucu oldukça bozulmuş olması, çok fazla borç olması ve hazinede yeterli para olmaması nedeniyle, mevcut borçların kapatılmasına ve mali disiplinin sağlanarak, ekonominin düzeltilmesine çalışılmıştı. Bu nedenle, donanmaya yeterli kaynak ayrılamamış ve Osmanlı Donanması, o dönemdeki diğer devletlerin donanmalarıyla kıyaslandığında, oldukça güçsüz kalmıştı.
Sultan Hamid'i tahttan indiren, İttihat ve Terakki'nin şahinleri ise, Almanya ile ittifak kuruyor ve savaş çanlarının çalmaya başlaması üzerine, Osmanlı Devleti’nin donanma açısından güçlenmesi gerekiyordu.
Yunanistan da donanmasını güçlendirmeye çalışan bir başka devletti. Yine aynı dönemde İngilizler tarafından “ drednot “ tipi gemiler geliştirilmişti. Bu tip gemiler daha hızlı hareket edebiliyorlardı, yüzen bir filo gibiydiler, fakat yeni deneniyorlardı.
1911 yılı baharında, Arjantin ile arasında sorunlar olan Brezilya, dünyanın en büyük savaş gemisine sahip olmak ister. Bu amaçla İngiltere, Newcastle’daki Armstrong şirketine bir drednot siparişinde bulunur ve adını Rio de Jenerio koyar. 1913’e gelindiğinde Brezilya ile Arjantin arasındaki sorunlar giderilir, 1913 Temmuzuna kadar Brezilya’nın yaptığı düzenli ödemeler bu tarihten sonra kesilir. Brezilya gemiyi almaktan vazgeçmiştir. Gemi bu şekilde Armstrong Şirketi’nin elinde kalır.
O dönemde, Osmanlı Devleti İngiltere’ye kırka yakın irili ufaklı gemi siparişinde bulunmuştur. Başlangıç için o günün parasal karşılığı dört milyon Sterlin’e iki drednot ısmarlanır. Drednotların birisinin ismi Reşadiye, diğerinin ise Sultan Osman I olacaktır. Yunanlıların da katıldığı ihalede Osmanlı Devleti tarafından alınan Sultan Osman gemisi, aslında, Brezilya adına yapılan Rio adlı gemidir. Kaptanının kimliği bile saptanmıştır; Hamidiye gemisinin efsanevi kahramanı Rauf Bey...
Bu gemilerin alınabilmesi için yeterli bütçe olmadığından geniş çapta bir bağış kampanyası düzenlenir, o zamanın olanaklarıyla kahvelerde, halkın toplu olarak bulunduğu yerlerde, müsamere ve eğlencelerde sürekli olarak para toplanır. Bayram gibi vesilelerle öğrencilerin ellerine kumbaralar verilir ve bu kumbaralarla para toplanır. Önemli para yardımlarında bulunanlara “ Donanma İane Madalyası “ adı altında bir de madalya verilir.
Fakat işler umulduğu gibi gitmez. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na Almanya ile sürüklendiği bu günlerde İngiltere gemileri verip vermemekte tereddüt etmektedir.
27 Temmuz 1914’te Reşit Paşa vapuru ile Sultan Osman gemisini teslim almak üzere, Bahriye Nazırlığı’nı ve Osmanlı Devleti’ni temsilen Rauf Bey Newcastle’a gider. Churchill, Sultan Osman’a el koymanın çok büyük bir diplomatik karmaşaya neden olacağını bilmektedir ama İngiliz Armadasının önüne çıkabilecek böylesi bir gemiyi teslim etmek de istememektedir. 3 Ağustos 1914’te Churchill’in açıklaması ile Sultan Osman ve Reşadiye’ye el konduğu resmi olarak açıklanır. Rauf Bey anılarında bu olayla ilgili şöyle demektedir ;
“ Geminin son taksiti olan yedi yüz bin lira da ödenmişti. İşleri bir an önce bitirmek için denemelerin bir kısmından vazgeçerek fabrika ile 2 Ağustos 1914 günü geminin, bize teslimi konusunda anlaşmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancağımızı çekme töreni zamanından yarım saat önce, İngilizler Sultan Osman’a el koydular. Gerektiği şekilde şiddetle protesto edildiyse de kimse oralı olmadı... ”
Bu gemiler paraları ödendiği halde teslim edilmemiş, paraları ise iade edilmemiştir. Sultan Osman gemisi derhal İngilizleştirilir ve ismi “ Agincourt “ olarak değiştirilir. Reşadiye ise Erin ismini alır. Fakat kaderi oldukça hazin olur.
22 Ağustos’ta seyre hazır olan geminin denenmesinde görülür ki silahları iyi çalışmamaktadır. 26 Ağustos 1914’te onarım için çekilir. Başarısız bir gemi olarak bir daha kimseye satılamaz ve 1922 yılında gemi sökücüler tarafından parçalanır… Alıntıdır.
Bildiğim kadarıyla Atatürk, Cumhuriyet kurulduktan sonra, kendisinden Osmanlı dönemine ait borçların ödenmesini talep etmekten ve bu konuyu, Lozan’da pazarlık konusu yapıp, Türkiye Cumhuriyeti’ne barış masasında isteklerini kabul ettirmeye çalışmaktan utanmayan İngiliz hükümetine karşı misilleme olarak, İngiliz hükümetinden, parası ödenmiş olan bu gemilerin teslim edilmesini talep eder. Ama nafile… Bu konu ile ilgili bilgisi olan okurlarımızdan, aydınlatıcı yorumlarını bekliyorum…
Sultan Hamid'i tahttan indiren, İttihat ve Terakki'nin şahinleri ise, Almanya ile ittifak kuruyor ve savaş çanlarının çalmaya başlaması üzerine, Osmanlı Devleti’nin donanma açısından güçlenmesi gerekiyordu.
Yunanistan da donanmasını güçlendirmeye çalışan bir başka devletti. Yine aynı dönemde İngilizler tarafından “ drednot “ tipi gemiler geliştirilmişti. Bu tip gemiler daha hızlı hareket edebiliyorlardı, yüzen bir filo gibiydiler, fakat yeni deneniyorlardı.
1911 yılı baharında, Arjantin ile arasında sorunlar olan Brezilya, dünyanın en büyük savaş gemisine sahip olmak ister. Bu amaçla İngiltere, Newcastle’daki Armstrong şirketine bir drednot siparişinde bulunur ve adını Rio de Jenerio koyar. 1913’e gelindiğinde Brezilya ile Arjantin arasındaki sorunlar giderilir, 1913 Temmuzuna kadar Brezilya’nın yaptığı düzenli ödemeler bu tarihten sonra kesilir. Brezilya gemiyi almaktan vazgeçmiştir. Gemi bu şekilde Armstrong Şirketi’nin elinde kalır.
O dönemde, Osmanlı Devleti İngiltere’ye kırka yakın irili ufaklı gemi siparişinde bulunmuştur. Başlangıç için o günün parasal karşılığı dört milyon Sterlin’e iki drednot ısmarlanır. Drednotların birisinin ismi Reşadiye, diğerinin ise Sultan Osman I olacaktır. Yunanlıların da katıldığı ihalede Osmanlı Devleti tarafından alınan Sultan Osman gemisi, aslında, Brezilya adına yapılan Rio adlı gemidir. Kaptanının kimliği bile saptanmıştır; Hamidiye gemisinin efsanevi kahramanı Rauf Bey...
Bu gemilerin alınabilmesi için yeterli bütçe olmadığından geniş çapta bir bağış kampanyası düzenlenir, o zamanın olanaklarıyla kahvelerde, halkın toplu olarak bulunduğu yerlerde, müsamere ve eğlencelerde sürekli olarak para toplanır. Bayram gibi vesilelerle öğrencilerin ellerine kumbaralar verilir ve bu kumbaralarla para toplanır. Önemli para yardımlarında bulunanlara “ Donanma İane Madalyası “ adı altında bir de madalya verilir.
Fakat işler umulduğu gibi gitmez. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na Almanya ile sürüklendiği bu günlerde İngiltere gemileri verip vermemekte tereddüt etmektedir.
27 Temmuz 1914’te Reşit Paşa vapuru ile Sultan Osman gemisini teslim almak üzere, Bahriye Nazırlığı’nı ve Osmanlı Devleti’ni temsilen Rauf Bey Newcastle’a gider. Churchill, Sultan Osman’a el koymanın çok büyük bir diplomatik karmaşaya neden olacağını bilmektedir ama İngiliz Armadasının önüne çıkabilecek böylesi bir gemiyi teslim etmek de istememektedir. 3 Ağustos 1914’te Churchill’in açıklaması ile Sultan Osman ve Reşadiye’ye el konduğu resmi olarak açıklanır. Rauf Bey anılarında bu olayla ilgili şöyle demektedir ;
“ Geminin son taksiti olan yedi yüz bin lira da ödenmişti. İşleri bir an önce bitirmek için denemelerin bir kısmından vazgeçerek fabrika ile 2 Ağustos 1914 günü geminin, bize teslimi konusunda anlaşmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancağımızı çekme töreni zamanından yarım saat önce, İngilizler Sultan Osman’a el koydular. Gerektiği şekilde şiddetle protesto edildiyse de kimse oralı olmadı... ”
Bu gemiler paraları ödendiği halde teslim edilmemiş, paraları ise iade edilmemiştir. Sultan Osman gemisi derhal İngilizleştirilir ve ismi “ Agincourt “ olarak değiştirilir. Reşadiye ise Erin ismini alır. Fakat kaderi oldukça hazin olur.
22 Ağustos’ta seyre hazır olan geminin denenmesinde görülür ki silahları iyi çalışmamaktadır. 26 Ağustos 1914’te onarım için çekilir. Başarısız bir gemi olarak bir daha kimseye satılamaz ve 1922 yılında gemi sökücüler tarafından parçalanır… Alıntıdır.
Bildiğim kadarıyla Atatürk, Cumhuriyet kurulduktan sonra, kendisinden Osmanlı dönemine ait borçların ödenmesini talep etmekten ve bu konuyu, Lozan’da pazarlık konusu yapıp, Türkiye Cumhuriyeti’ne barış masasında isteklerini kabul ettirmeye çalışmaktan utanmayan İngiliz hükümetine karşı misilleme olarak, İngiliz hükümetinden, parası ödenmiş olan bu gemilerin teslim edilmesini talep eder. Ama nafile… Bu konu ile ilgili bilgisi olan okurlarımızdan, aydınlatıcı yorumlarını bekliyorum…
0 yorum:
Yorum Gönder